Bazı şeyler vardır ki yalnızca içtiğin kahvenin tadında değil, onun ardındaki hikâyede de gizlidir. Dünyanın dört bir yanında moda haline getirilen zincirler, kahveyi bir kültürden koparıp nefsin oyuncağına dönüştürüyor. Samed Karataş, Eylül sayımızdaki yazısında bunu hatırlatıyor: Nefse cazip gelen şeylerin çoğu, Yahudilerin kuşatması altında. Bankadan aldığın borç, cebindeki kart, içtiğin kahve… Her yerde aynı mabedin gölgesi. İnsan bazen, “Neden onların taklidine mecburuz?” diye soruyor. İşte bu sorunun cevabını vermek için Gazze'nin ortasında patlayan bir gerçeği hatırlamak gerekiyor: Kuşatma yalnız toprakların değil, kalplerin de etrafına örülüyor. Karataş'ın satırları, bize kahvenin köpüğünden yükselen o sesi duyuruyor: “Aşamadıklarımız, aslında en çok boyun eğdiklerimizdir.”
1-5
Cins
Aşamıyorum, onları taklit etme zorunluluğu altında kalmamızı
2-5
Cins
Nefsimize güzel gelen şeylerin Yahudiler tarafından kuşatılmasını aşamıyorum
3-5
Cins
Bankaya borcum var, banka Yahudi mabedi
4-5
Cins
Nefsime uyduğum her yer, Yahudiler tarafından kuşatılmış aşamıyorum
5-5
Cins
Samed Karataş'ın 1 Tane Bombalı Ice Gazze başlıklı yazısı Cins Eylül sayısında