Yeni düzende karbon nötr mümkün mü?

Enerji darboğazındaki Avrupa’nın karbonsuzlaşma mücadelesi...
Enerji darboğazındaki Avrupa’nın karbonsuzlaşma mücadelesi...

Enerji darboğazındaki Avrupa, tedarik zincirini bozmadan ve üretimden odun vermeden karbon nötr hedefine ulaşmaya çalışıyor. Daha yeşil bir gelecek hedefi doğrultusunda zorlu sınavlardan geçen Avrupa ülkeleri, güneş, rüzgâr, hidroelektrik ve biokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımları artırırken SKDM (sınırda karbon düzenlemesi mekanizması) kapsamındaki çalışmalarını da sürdürüyor. Ancak Rusya’nın enerji engeli ve ABD başkanı Donald Trump’ın yeni politikaları ile geri dönmesi, daha yeşil bir Avrupa’nın önündeki en büyük engelleri oluşturuyor. Öte yandan da Batı Avrupa’nın sürece daha uyumlu olduğu, fosil yakıt bağımlılığı yüksek olan Doğu Avrupa’nın ise uyum sürecinde daha da zorlanacağı öngörülüyor.

Daha yeşil bir geleceği hedefleyen Avrupa kıtası, karbon emisyonunu düşürmekte önemli zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Bu zorluklar karşısında Avrupa endüstrisinin rekabet gücünü bozmadan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı uygulaması da çok kolay gözükmüyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni politikaları ile geri dönmesi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın devam etmesi, süreci etkileyen en önemli unsurların başında gösteriliyor. Bu zorlu dönemde Avrupa, enerji darboğazı ve karbonla mücadele için birden fazla stratejiyi aynı anda uygulamaya çalışıyor. Hem enerji güvenliğini artırmayı hem de iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerini dengelemeyi amaçlayan Avrupa, teknoloji ve altyapısıyla birlikte adaptasyon sürecini de hızlandırıyor. Bu süreçte güneş, rüzgâr, hidroelektrik ve biokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar artarken, özellikle Kuzey Denizi gibi bölgelerde açık deniz rüzgâr çiftliklerini yaygınlaştırıyor ve yenilenebilir enerji üretimini artırmak için enerji depolama sistemlerine, özellikle bataryalara ve hidrojen çözümlerine odaklanıyor. İzolasyonu tamamlanmış binalar ve sanayi tarafında enerjinin etkin ve verimli olarak kullanılması da yine izlenen yöntemler arasındaki yerini alıyor.

  • AB, güneş enerjisi üretim kapasitesini 2030’a kadar üç katına çıkarmayı hedefliyor. Hidrojen enerjisi ise sanayi ve ulaşım sektörlerinde fosil yakıtların yerini alacak gibi duruyor.

Yeşil mutabakat sanayi planı devrede

Avrupa’da sanayide rekabetçiliği korumak, önde gelen gündem maddelerinden biri haline geldi. Bu doğrultuda oluşturulan Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ve buna ek olarak yayımlanan Net Sıfır Sanayi Kanunu, Kritik Hammaddeler Kanunu ve Elektrik Piyasası Tasarımı Reformu, 2050 yılında net sıfır karbon hedefini gerçekleştirmeye yönelik sistematik çabalar olarak karşımıza çıkıyor. Eş zamanlı olarak Rusya’dan enerji ithalatını sonlandırmaya yönelik hedef ve eylemleri içeren REPowerEU programı da devreye alındı. Bu süreçte hem yenilenebilir enerji yatırımlarının hem de enerji verimliliği ve elektrifikasyonun artırılması için yatırımlar ve finansman kaynakları artırılıyor. Bu doğrultuda REPowerEU, InvestEU ve Yenilikçilik Fonu’na odaklanarak temiz teknolojilerde yenilikçilik, üretim ve dağıtımın finansmanı ve AB fonlarının kullanımının kolaylaştırılması için çeşitli önlem ve kaynaklar da bir araya getiriliyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Kıdemli Enerji Analisti Yael Taranto’ya göre, bu aşamada tamamen sorunsuz ilerleyen bir süreçten söz edilmiyor. Bu anlamda bir kısmı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında da yer alan sanayide doğrudan elektrifikasyonla karbonsuzlaşması güç olan ana metaller, çimento-cam-seramik, temel kimyasallar gibi sektörlerde hidrojen ve karbon yakalama gibi yeni ve henüz yeterince gelişmemiş teknolojilere olan ihtiyacın sağlıklı bir şekilde saptanması ve uygulanabilir hale gelmesi gündemi meşgul eden konulardan birini oluşturuyor. Bir diğer konu ise hem Avrupa Parlamentosu içinde hem de üye devletlerde yeşil mutabakata karşı muhalefetin dönüşümü yavaşlatması riski. Taranto burada, tedarik zincirleri açısından değerlendirildiğinde dönüşümün ilerlemesinde özellikle kritik hammaddeler ve yenilenebilir enerji ekipmanlarında Çin başta olmak üzere ticari partnerlerle rekabet ilişkilerinin değerlendirilmesinin önem taşıdığına değiniyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarının artmasının bu sürecin temel taşı olacağına değinen Taranto, Avrupa’nın sanayinin temiz enerjiyle beslenmesini sağlamak için yenilenebilir enerji kapasitesini hızla artırdığını ekliyor.

Öyle ki Avrupa, 2050’ye kadar net-sıfır karbon hedefine ek olarak 2020’de Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) kapsamında, AB sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 yılı seviyelerinin en az yüzde 55 altına düşürme hedefini içeren Fit-for-55 programını açıklayıp ardından da programa yönelik alt hedefler ve finansman paketleri de devreye sokmuştu. 2023’te devreye giren Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi dış ticareti etkileyen mekanizmalarla zorunluluklar ise sınır ötesi ülkelerini de kapsamaya başladı.

Avrupa Ekonomisinin Sera Gazı Emisyonu (2023-2024 1. Çeyrek) Kaynak: Eurostat
Avrupa Ekonomisinin Sera Gazı Emisyonu (2023-2024 1. Çeyrek) Kaynak: Eurostat

Batı Avrupa hazır, Doğu’nun zamana ihtiyacı var

Almanya, Fransa, Hollanda gibi sanayisi gelişmiş ülkeler, karbon ayak izini azaltacak teknolojilere erken yatırım yaptıkları için SKDM’ye daha hazırlıklı duruyor. Öte yandan Polonya, Çekya gibi Doğu Avrupa ülkelerinin fosil yakıtlara daha bağımlı olmaları uyum sürecinde zorlanabileceklerini gösteriyor. SKDM uygulamasında küçük ve orta ölçekli işletmelerin adaptasyonu ve küresel ticaret ortaklarından gelen özellikle Türkiye, Çin ve Hindistan gibi ihracatçı ülkelerin SKDM’nin etkisini karmaşıklaştırabileceği de düşünülüyor.

“Avrupa’nın ithalat rotası tamamen Türkiye’ye yönelebilir”

Fatih Eren.
Fatih Eren.

SKDM'nin başarılı bir şekilde uygulanmasının hem iç politika hem de uluslararası iş birliğinde denge gerektirdiğinden bahseden GEKADER Başkanı Fatih Eren ise sürecin yönetimi için finansal desteklerin ve teşviklerin artırılması gerektiğini söylüyor. Destek ve teşviklerle hem Türkiye’nin bu adaptasyon sürecini en iyi şekilde atlatabileceğini hem de Avrupa’nın ithalat rotasının tamamen Türkiye’ye yönelebileceğine değinen Eren; “Bu geçiş sürecinin maliyetli olması bekleniyor, ancak uzun vadede hem enerji güvenliği sağlanacak hem de karbon nötr hedeflerine ulaşılacak. Avrupa'nın bu süreçteki başarısı, politik kararlılığa, finansman mekanizmalarına ve uluslararası işbirliğine bağlı olacak” diyor.

Türkiye tarafında neler oluyor?

Yael Taranto.
Yael Taranto.

İklim Kanunu hazırlıkları ile karbonsuzlaşma sürecini yasal olarak destekleyen Türkiye, 2030'a kadar emisyonlarını yüzde 41 oranında azaltmayı hedefliyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Kıdemli Enerji Analisti Yael Taranto, SKDM sektörlerini kapsayan Türkiye Sektörel Düşük Karbonlu Yol Haritaları ve Türkiye’nin COP 29’da paylaşılan Türkiye Uzun Dönem İklim Stratejisi’nin bir başlangıç olduğunu ve bu başlangıçla birlikte sistematik bir yaklaşıma da ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Türkiye’nin sektörlerin mevcut durum ve büyüme trendlerini koruyarak ilerlemesi yerine, katma değeri artırarak karbon yoğunluğunu azaltan, rekabet gücünü artırarak uluslararası değer zincirlerinde daha ileri düzeyde bütünleşmesine olanak sağlayan sektör ve ürünlere öncelik verilmesinin de önem taşıdığını ekliyor.

Sektöre göre küresel sera gazı emisyon eğilimleri (%) Kaynak: European Commission
Sektöre göre küresel sera gazı emisyon eğilimleri (%) Kaynak: European Commission