Isfahan’da bir sergüzeşt

Bu yazı dizisinde daha önce Tebriz ve Tahran hakkında yazmıştım, şimdi Tahran’dan Isfahan’a doğru, yani İran’ın güneyine doğru bir yolculuk yapmak istiyorum. İran’ın güney bölgeleri Türk turistler açısından çok daha ilgi çekicidir; çünkü buralarda Tebriz ya da Tahran’daki aşinalık hissinden yavaş yavaş uzaklaşmaya ve kadim Fars devletlerinin ve kültürünün izleriyle biraz daha fazla temas kurmaya başlarız. Isfahan ve Şiraz’ın İran’ı gezen Türkler arasında ayrı bir yere sahip olduğunu söylemek gerekiyor. İran dönüşü birçok Türk kendilerine en sevdikleri İran şehri sorulduğunda çoğunlukla Isfahan ya da Şiraz cevabını verirler.

Her seyahat tutkununun ilk görüşte tam anlamıyla büyülendiği, ayrılmakta zorluk çektiği çeşitli kentsel alanlar vardır. Ben bu duyguyu Isfahan’da -ki eski bir Selçuklu başkentidir bu şehir- Nakşi Cihan Meydanı’nda çok derinden yaşamış, kendimi biraz klişe gelecek ama âdeta cennetten bir köşede hissetmiş ve daha oradan ayrılmadan oranın özlemiyle dolmaya başlamıştım. Bazı yerler geceleri daha bir etkileyici hale gelir ki Nakşi Cihan Meydanı da gerçekten geceleri normalde olduğundan daha da güzelleşir ve meydanı çevreleyen İmam Cami, Şeyh Lütfullah Cami ve Ali Kapu gibi Safevi yapılarının arasında kendinizi bir masal ikliminde hissedersiniz. Bu meydanın bir özelliği de bilhassa çok sayıda Isfahanlının geceleri meydanda çay kahve içerek zaman geçirmesi ve meydanın tadını çıkararak o kentsel alanı daha bir eğlenceli hale getirmesidir, zaten Fars halkı da yaz gecelerini açık havada geçirmeyi çok sever.
Her ne kadar Isfahan’ın kalbi Nakşi Cihan Meydanı olsa da şehirde tarihi ve kültürel kıymete sahip başka yerler de vardır. Bunlardan birinin Çehel Sütun olduğunu söyleyebilirim. Çehel Sütun 17. yüzyıldan kalma bir yapıdır ve üst düzey estetiğiyle de şehrin en turistik mimari yapıları arasında bulunur. Çehel Farsçada kırk demek, dolayısıyla yapıyı ziyaret ettiğinizde kırk sütun arıyorsunuz; ancak yapıda yirmi sütun var, bu yirmi sütunun yapının önündeki havuza yansımasıyla diğer yirmi sütun da elde edilmiş oluyor ve böylece ironik bir şekilde kırk sütuna ulaşılıyor. Çehel Sütun’un en önemli yanlarından biri de yapının çeşitli köşelerinde sergilenen tablolar, bu tablolar arasında özellikle de Osmanlılarla Safeviler arasında gerçekleşen Çaldıran Savaşı’nı anlatan tablo bilhassa Türkiye’den gelen turistler açısından çok ilgi çekicidir. Osmanlı tarihinin en büyük hükümdarlarından Yavuz Sultan Selim ile modern İran’ın kurucusu sayabileceğimiz Şah İsmail’in mücadelesini de yansıtan bu tablo çok meşhurdur.


Siosepol, yani Türkçe söylenişiyle Otuz Üç Gözlü Köprü ise yine Isfahan’ın en keyifli bölgelerinden biridir; geceleri çok sayıda Isfahanlı bu köprüde ve köprünün çevresinde gezintiye çıkar ve sokak sanatçılarının şarkıları eşliğinde hoşça vakit geçirirler. Isfahan’ın mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerinden biri de Abbasi Otel, eski bir kervansarayken yakın tarihlerde otele çevrilmiş olan bu yapının muazzam bir bahçesi vardır ve burada çay içmeden, İran’ın meşhur safranlı dondurmalarından tatmadan ayrılmamak gerekir. İllaki bir restorandan bahsetmek gerekirse, Isfahan’ın meşhur restoranları arasında bulunan Namekdan’ı anmakta yarar görürüm, namekdan Farsçada tuzluk anlamına geliyor, burada İran’ın geleneksel lezzetleri restoranın hoş bahçesinde misafirlere servis ediliyor.

Isfahan bahsini kapatmadan önce İran kültürüne dair bir başka önemli husustan daha bahsetmek istiyorum. Malum, coğrafyamızın en önemli kültürel değerlerinden biri de halı sanatıdır ve halılar sadece coğrafyamızdaki büyük imparatorluk saraylarının değerine değer katmakla kalmamış, aynı zamanda Batılıların da çok ilgisini çekmiştir ve Batılılar da yapılarını yüzyıllardır Türk ve İran halılarıyla donatmayı bir prestij meselesi kabul etmişlerdir. Burada halı sanatının tarihsel detaylarına girmek, halı sanatıyla alakalı köken tartışmalarına girmek istemiyorum; ancak Isfahan’da gerçekten de işinin ehli diyebileceğimiz halı dükkânlarının bulunduğunu, Isfahan’a gidecek Türk turistlerin muhakkak bu dükkânları da bir görmesi gerektiğini düşünüyorum.