Gazze’de Mısır, Batı Şeria’da Ürdün hâkimiyeti

Gazze’de Mısır, Batı Şeria’da Ürdün hâkimiyeti.
Gazze’de Mısır, Batı Şeria’da Ürdün hâkimiyeti.

1948 yılında Filistin topraklarında yaşanan büyük savaşın ardından bölgenin siyasî haritası köklü bir şekilde değişmişti. İsrail’in kurulmasıyla birlikte yüzbinlerce Filistinli mülteci durumuna düşmüş, Filistin’in kalan bölgeleri ise komşu Arap devletlerinin kontrolüne girmişti. Bu süreçte Gazze Şeridi Mısır’ın, Batı Şeria ise Ürdün’ün eline geçmişti.

İsrail’in bağımsızlık ilânıyla başlayan Arap-İsrail savaşı, Birleşmiş Milletler’in öngördüğü taksim planını geçersiz hale getirmiş, sahada fiilî bir durum ortaya çıkarmıştı. Arap ülkeleri Filistin’i İsrail’e bırakmak istememiş, ancak savaşta İsrail karşısında geri çekilmişlerdi. Geriye kalan toprakların akıbeti ise Mısır ve Ürdün’ün müdahaleleriyle belirlenmişti.

Mısır ordusu 1948 savaşında Sina üzerinden ilerleyerek Gazze’ye girmişti. İsrail karşısında yaşanan askerî başarısızlıklara rağmen Mısır birlikleri Gazze’de tutunmayı başarmıştı.

1947 tarihli Filistin haritası (National Geographic)
1947 tarihli Filistin haritası (National Geographic)
  • 1949 yılında imzalanan ateşkes anlaşmalarıyla Gazze Şeridi resmen Mısır’ın kontrolünde kalmıştı. Ancak Mısır burayı kendi topraklarına katmamış, askerî bir yönetimle idare etmeyi tercih etmişti.

Gazze’nin ilhak edilmemesinin sebebi, hem uluslararası hukuk hem de Arap dünyasının hassasiyetleri olmuştu. Mısır yönetimi bölgeyi Filistin’in ileride kurulacak bağımsız devletinin bir parçası olarak görmüş, ancak fiilî olarak kendi idaresi altına almıştı. Gazze’de yaşayan Filistinliler Mısır vatandaşlığı alamamış, mülteci konumunda kalmaya devam etmişti.

Mısır işgali altındaki Gazze’de bir çadır kent.
Mısır işgali altındaki Gazze’de bir çadır kent.

Mısır, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) bölgede faaliyet göstermesine izin vermiş, Gazze’yi çoğunlukla uluslararası yardımlarla ayakta tutmuştu.

  • Batı Şeria’da ise durum farklı gelişmişti. 1948 savaşında Ürdün Kralı Abdullah’ın ordusu olan Arap Lejyonu, bölgeyi ele geçirmişti. Kudüs’ün doğusu dâhil olmak üzere Batı Şeria Ürdün kontrolüne girmiş, 1949 ateşkes anlaşmasıyla bu durum resmîleşmişti.
Ürdün Kralı Abdullah, Hayfa Limanı'nda Arap Lejyonunu denetliyor.
Ürdün Kralı Abdullah, Hayfa Limanı'nda Arap Lejyonunu denetliyor.

Ürdün yönetimi, Mısır’dan farklı olarak, Batı Şeria’yı kendi ülkesine katma yoluna gitmişti. 1950 yılında Ürdün, Batı Şeria’yı ilhak ettiğini ilân etmiş, böylece Ürdün toprakları ikiye katlanmıştı. Bu adım Arap dünyasında büyük tartışmalara yol açmıştı. Bazı Arap ülkeleri Ürdün’ün bu girişimini Filistin davasına ihanet olarak nitelendirmiş, Filistinlilerin kendi devletini kurma ihtimalini zayıflattığını ileri sürmüştü. Ancak Ürdün, Filistinlilerin haklarını koruduğunu savunmuş, Batı Şeria’yı kendi topraklarının ayrılmaz bir parçası ilân etmişti.

Ürdün’ün Batı Şeria’yı ilhak süreci sancılı geçmişti. 1950 yılında Amman’da toplanan bir kongreyle Filistinli temsilciler ve Ürdünlü yetkililer birleşme kararını duyurmuşlardı. Bu kararın alınmasında Kral Abdullah’ın kişisel hırsı büyük rol oynamıştı.

Ürdün Kralı Hüseyin, Batı Şeria Ürdün'ün kontrolü altındayken Mescid-i Aksâ semalarında uçuyor.
Ürdün Kralı Hüseyin, Batı Şeria Ürdün'ün kontrolü altındayken Mescid-i Aksâ semalarında uçuyor.
Kral Abdullah kendisini “Büyük Suriye” idealinin lideri olarak görmekteydi ve Batı Şeria’yı ülkesine katmayı bu vizyonun bir parçası saymıştı.

Ancak bu durum Filistinli milliyetçilerin tepkisini çekmişti. Birçok Filistinli lider, Ürdün’ün ilhakını kabul etmemiş, bunu kendi bağımsızlık mücadelelerinin önüne çekilmiş bir set olarak değerlendirmişti. Buna rağmen Ürdün yönetimi Batı Şeria’da fiilî kontrolünü sağlamlaştırmış, bölgedeki Filistinlilere Ürdün vatandaşlığı vermişti. Bu, Arap dünyasında eşi benzeri olmayan bir uygulama olmuştu.

Mısır’ın Gazze üzerindeki yönetimi ile Ürdün’ün Batı Şeria’yı ilhak etmesi arasındaki fark, zamanla daha da belirginleşmişti. Gazze Mısır tarafından hiçbir zaman resmî olarak ilhak edilmemişti. Bölge askerî valiler aracılığıyla yönetilmiş, yerel siyaset Mısır’ın sıkı denetimi altında kalmıştı. Filistinli mülteciler kamplarda zor koşullar altında yaşamış, İsrail ile sınır çatışmaları sık sık yaşanmıştı. Fedai gruplar Gazze’den İsrail’e saldırılar düzenlemiş, Mısır ise bu faaliyetleri zaman zaman desteklemiş, zaman zaman da baskı altına almıştı.

  • Gazze, 1967’ye kadar Mısır’ın kontrolünde kalmış, ama hiçbir zaman Mısır’ın bir parçası olarak görülmemişti.
  • Ürdün ise Batı Şeria’yı bütünüyle kendi topraklarına katmıştı. Batı Şeria’daki Filistinliler Ürdün pasaportu almış, parlamentoya temsilci göndermişti. Kudüs’ün doğusu Ürdün’ün ikinci başkenti ilân edilmiş, ülkenin idarî yapısına dâhil edilmişti.

Ancak bu durum Filistin ulusal hareketini zayıflatmış, Filistinlilerin bağımsız devlet kurma hedefi ertelenmişti. 1950’li yıllar boyunca Ürdün, Batı Şeria’yı entegrasyon çabalarıyla yönetmiş, ancak Filistin kimliği ve Ürdün kimliği arasında sürekli bir gerilim yaşanmıştı. Filistinli siyasî hareketler gizli örgütlenmelerle varlığını sürdürmüş, ilerleyen yıllarda bu durum ciddi çatışmalara yol açmıştı.

Arap dünyasında Mısır’ın Gazze politikası daha fazla kabul görmüş, çünkü Mısır bölgeyi ilhak etmemişti. Ürdün’ün Batı Şeria’yı ilhak etmesi ise tepkiyle karşılanmıştı. Sadece İngiltere ve Pakistan Ürdün’ün bu adımını resmen tanımış, diğer ülkeler reddetmişti. FilistinKurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) 1964 yılında kurulmasının arkasında da büyük ölçüde bu memnuniyetsizlik yatmıştı. FKÖ, Filistin’in kendi temsilcisi olduğunu ilân etmiş, Ürdün’ün Batı Şeria üzerindeki hak iddiasına meydan okumuştu.

1967 yılında yaşanan Altı Gün Savaşı tüm bu düzeni kökten değiştirmişti. İsrail, Mısır’ın kontrolündeki Gazze’yi ve Ürdün’ün ilhak ettiği Batı Şeria’yı işgal etmişti. Bu savaşla birlikte Mısır ve Ürdün’ün bölgedeki fiilî kontrolü sona ermiş, Filistin toprakları İsrail işgali altına girmişti. Gazze ve Batı Şeria üzerindeki Mısır ve Ürdün hâkimiyetleri tarihe karışmıştı. Ancak bu dönemde yaşanan ilhak ve yönetim süreçleri Filistin meselesinin sonraki yıllarda şekillenmesinde büyük rol oynamıştı

Altı Gün Savaşı'nın ardından, Gazze ve Batı Şeria üzerindeki Mısır ve Ürdün hâkimiyetleri tarihe karıştı.
Altı Gün Savaşı'nın ardından, Gazze ve Batı Şeria üzerindeki Mısır ve Ürdün hâkimiyetleri tarihe karıştı.

Netice olarak Gazze’nin Mısır tarafından askerî idareyle yönetilmesi, Batı Şeria’nın ise Ürdün tarafından ilhak edilmesi, 1948 savaşının ardından ortaya çıkan siyasî boşluğun ürünleri olmuştu. Mısır bölgeyi ilhak etmeyerek Filistin davasını uluslararası gündemde tutmayı amaçlamış, Ürdün ise Batı Şeria’yı topraklarına katıp kendi gücünü artırmaya çalışmıştı. Bu iki farklı yaklaşım Filistinlilerin kaderini derinden etkilemiş, bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını geciktirmişti. 1967 savaşıyla her iki ülkenin de bölge üzerindeki kontrolü sona ermiş, ancak bıraktıkları miras uzun yıllar boyunca Filistin meselesinde belirleyici olmuştu.