Yeniköy Emek Mantı: Boğaz havasında bir tabak samimiyet

Yeniköy Emek Mantı
Yeniköy Emek Mantı

Yeniköy sahilinde yürürken denizin tuzlu kokusu ile sokaktan yayılan tereyağında kızarmış mantı kokusu birbirine karışır. İşte tam o noktada karşınıza çıkar Emek Mantı. İstanbul’un yeni nesil 'fine dining' merakından çok uzak; burada ince porselen tabaklarda süslenmiş soslar değil, ev sıcaklığında kaynayan bir tencerenin içinden sofranıza taşınan gerçek bir mantı kültürü var.

Emek Mantı, 1980’lerden beri Yeniköy’de varlığını sürdürüyor. Sade bir aile işletmesi havasında. İçeri adım attığınızda süslü dekorlardan çok, mutfaktan gelen seslere ve ustaların hamur açış ritmine kulak veriyorsunuz. Mantının incecik açılmış hamuru ve bol içi, klasik Kayseri usulünü hatırlatsa da, burada porsiyon cömertliği ve tereyağı bol kepçe yaklaşımı ile 'İstanbul işi' bir uyarlamaya dönüşüyor.

Mantının en büyük imtihanı yoğurdu ve tereyağıdır. Emek Mantı’da sarımsaklı yoğurt, tam kıvamında: ne fazla keskin ne de sönük. Üzerine kızdırılan tereyağında pul biberin o kırmızı ateşi dökülünce, tabak bir anda gözünüze şölen gibi görünüyor. Kaşığı daldırdığınızda hamur yumuşak, iç harç sulu ama dağılmıyor. İşte bu, yılların tecrübesiyle oturmuş bir denge.

Mekan küçük, kalabalık, hatta zaman zaman gürültülü. Ama tam da bu yüzden gerçek. Yan masada emekli bir çift, bir diğerinde üniversiteli gençler. Herkes aynı tabaktan aynı lezzeti paylaşmanın huzurunda. Google yorumlarına baktığınızda 'servis hızlı ama çok yoğun', 'mantı harika ama mekan küçük' gibi cümleler sık sık tekrar ediyor. Yani objektif olmak gerekirse: burası fine dining sakinliği arayanların değil, samimiyet arayanların adresi.

Yeniköy Emek Mantı, İstanbul’un gastronomi haritasında bir yıldız restoran değil ama ruhu olan bir mekan. Mantı, bu şehirde çok yerde yenir ama bu kadar sahici, bu kadar 'ev hali' hissettiren bir tabak kolay bulunmaz. Sahildeki martılara selam verip Emek Mantı’ya uğramak, aslında küçük bir İstanbul ritüeli.