Nakit tarih oluyor: Arnavutluk nakit paradan vazgeçiyor

Kredi kartlarının 1960’larda hayatımıza girmesiyle birlikte alışkanlıklarımız yavaş yavaş değişti. Bugün birçok insanın cüzdanında kağıt paradan çok plastik kart taşıması, bu değişimin en somut göstergesi. Dahası, mobil bankacılık ve dijital cüzdanlar sayesinde paranın fiziksel varlığı neredeyse sembolik bir hale geldi. Peki, gerçekten bir ülke tamamen nakitsiz olabilir mi?

İşte bu sorunun tam ortasında şu günlerde dikkat çeken bir ülke var: Arnavutluk.
Başbakan Edi Rama’nın “Albania 2030” vizyonu kapsamında ortaya koyduğu hedeflerden biri, 2030 yılına kadar ülkeyi tamamen nakitsiz hale getirmek. Yani tüm ödemeler, tüm alışverişler, tüm para transferleri yalnızca dijital yollarla yapılacak. Rama bu hedefin “tamamen mümkün” olduğunu savunuyor; gerekçe olarak da mevcut teknolojilerin bu dönüşümü kaldırabilecek düzeyde olduğunu belirtiyor.
Ama mesele o kadar basit mi?
Arnavutluk’un nakitle imtihanı
Unutmayalım, Arnavutluk daha 20 yıl önce, 2004’te ilk ATM’leriyle tanışan bir ülke. Yani Avrupa’nın finansal dönüşüm hikayesinde epey geç sahneye çıkmış bir oyuncudan bahsediyoruz. Bugün hala ülkenin kırsal bölgelerinde yaşayan nüfusun büyük kısmı için nakit paranın yerini hiçbir şey tutmuyor. Özellikle tarım sektörü ve yaşlı nüfus, dijitalleşmeye karşı en kırılgan gruplar.
Bir başka sorun da siber güvenlik.
Bir ülkenin tüm finans sistemini dijitalleştirmek demek, aynı zamanda devasa bir siber saldırı riskini de beraberinde getirmek demek. Uzmanlar, Arnavutluk’un bu alanda ciddi yatırımlar yapmadan böyle bir dönüşümü başaramayacağını söylüyor. Hatta hatırlayalım, geçtiğimiz yıllarda Arnavutluk devlet kurumları İran kaynaklı olduğu öne sürülen büyük bir siber saldırıya maruz kalmıştı. Bu deneyim, “nakitsiz ülke” hedefinin ne kadar kırılgan olabileceğini de hatırlatıyor.
Dünyada örnek var mı?
Dikkat çekici bir nokta şu: Dünyada bugüne kadar hiçbir ülke bu hedefi tam anlamıyla başaramadı. İsveç, dijital ödeme oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri olmasına rağmen hala tamamen nakitsiz değil. Hatta İsveç Merkez Bankası, olası krizlerde nakdin hala kritik bir “yedek sistem” olduğunu vurguluyor. Yani teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insanlar banknotun sağladığı güvenceyi bir şekilde el altında tutmak istiyor.
Üstelik Arnavutluk’ta hala PayPal işletmeler için aktif değil. Yani daha uluslararası finans sistemine tam olarak entegre olamamış bir ülkeden bahsediyoruz. Böyle bir tablo varken 2030 hedefi gerçekçi mi, yoksa daha çok bir “politik vitrin” mi?

Soru şu:
Arnavutluk gerçekten nakitsiz ilk ülke olabilir mi, yoksa bu iddia yalnızca Avrupa Birliği’ne entegre olma yolunda cesur ama romantik bir hayalden mi ibaret?
Dijitalleşmenin sunduğu hız, verimlilik ve şeffaflık elbette cazip. Ama aynı zamanda bu dönüşüm, “paranın dokunulabilirliğini” kaybetmenin yarattığı güvensizlikle de boğuşmak zorunda. Hele ki günlük hayatında hala elle saydığı lekëlere güvenen bir toplum için.
Kısacası, önümüzdeki yıllarda Arnavutluk’un deneyimi bize şu sorunun cevabını verecek:
Para dediğimiz şey, cebimizde taşıdığımız bir nesne olmaktan tamamen çıkabilir mi?