Jeju Adası turistler için ‘davranış kuralları’ yayınladı

Uzak Doğu’nun parlayan yıldızlarından biri, Güney Kore’nin “Hawaii’si” diye anılan Jeju Adası. Mavi suları, çay tarlaları ve karlı Halla-san Dağı ile bir kartpostal gibi görünen bu ada, yılda 13 milyondan fazla turisti ağırlıyor. Hatta Seul–Jeju hattı, dünyanın en yoğun hava yolu güzergâhı olarak kayda geçmiş durumda.

Ama işin bir de karanlık yüzü var: Jeju artık yalnızca doğasıyla değil, “yaramaz turistler” ile de anılıyor. Pandemi sonrası yabancı turist sayısı neredeyse dört katına çıkmış, 1,9 milyona ulaşmış. Kalabalıkla birlikte kuralsızlıklar da artmış. Öyle ki, yerel yönetim 8 bin adet çok dilli “turist rehberi” bastırmak zorunda kalmış. Bu kılavuzlarda; sigara içilmemesi gereken yerde içmek, yere çöp atmak, kırmızı ışıkta geçmek veya çevreye zarar vermek gibi davranışların cezası tek tek yazıyor: 50 bin won (yaklaşık 35 dolar). Hatta küçük de olsa hapis cezası ihtimali var.
Peki bir turist, neden gittiği yerde en basit toplumsal kuralları çiğnemeyi kendinde hak görür?
Neden “benim ülkemde serbest” diyerek, misafir olduğu toplumun kültürünü hiçe sayar?

Jeju halkı artık sosyal medyada isyan ediyor; geçtiğimiz günlerde otobüste sigara içen bir turistin videosu, bölgede öfke dalgası yarattı. Altına yazılan yorumlar düşündürücü: “Derhal sınır dışı edin”, “Ülkemize saygısızlık bu.”


Aslında mesele sadece Jeju’ya özgü değil. Barselona’da turistlere karşı açılan “yeter artık” pankartlarını hatırlayın. Venedik’te kanal kenarında piknik yapan turistlere getirilen yasakları… Ya da Japonya’nın Kyoto sokaklarında artan uyarı levhalarını. Hepsinde ortak bir nokta var: Turizmin bereketi ile toplumsal huzur arasındaki ince çizgi.
Bugün Jeju, “turistlere ceza” ile gündeme geliyor. Ama sorunun özü, kültürel farkındalık eksikliği. Tatil yalnızca manzara tüketmek değildir; aynı zamanda ev sahibi kültüre saygı duymak, kendi alışkanlıklarını biraz geri çekmektir. Ne yazık ki küresel ölçekte bu bilinci yaymak hâlâ büyük bir mesele.
Belki de turizm politikaları sadece “daha çok ziyaretçi” hedefiyle değil, “daha bilinçli ziyaretçi” vizyonuyla şekillenmeli. Jeju’nun bastığı bu küçük rehber, aslında tüm dünyaya bir uyarı niteliğinde: Eğer misafirlik, ev sahibinin sabrını tüketirse, bir gün kapılar kapanabilir.