Beşiktaş’ın sessiz çığlığı

Dolmabahçe’de pazar akşamı, güneş batarken umutlar da yavaşça karardı. 90+1’de gelen Rizespor golü, Beşiktaş'ın sadece maçını değil, sezonun son inancını da aldı götürdü.
Tribünlerden yükselen sessizlik, aslında her şeyi anlatıyordu: Bu mağlubiyet, sadece üç puan kaybı değil, bir hayal kırıklığının özeti.
Siyah-beyazlı camia için sezon boyunca yapılan “yeniden yapılanma”, “gençleşme” söylemleri bu skorla test edildi. Ama görünen o ki, ne sahadaki oyuncular ne de kulübedeki kararlar, Beşiktaş'ın ruhunu taşıyacak kıvama gelemedi. Rizespor'un coşkusu ve organize oyunu, Beşiktaş'ın dağınıklığını açıkça gözler önüne serdi.
Sosyal medyada taraftarların tepkisi, yalnızca sonuç odaklı değil. Taraftar artık “yenilmekten” değil, “karaktersiz yenilgilerden” yorulmuş durumda. Beşiktaş formasının ağırlığını taşıyamayan isimler, eleştirilerin hedefinde. Bir kulüp sadece yıldızlarla değil, aidiyetle ayakta kalır. Bu eksikliği her geçen hafta daha fazla hissediyoruz.
Artık mesele puan değil, onur. Beşiktaş’ın yeniden dirilmesi için önce aynaya bakması gerek. Bu takım, sadece sahada değil, karakterde de eksik. Ve belki de en acısı: Taraftar artık yenilgiyi değil, heyecansızlığı kabullenemiyor.
Yeni sezon için değil, yeni bir kimlik için düşünme zamanı. Çünkü Beşiktaş, sahadaki oyundan fazlasıdır. O bir duruştur. Ve bu duruş son haftalarda yitip gidiyor.