Spotify için ‘ayrılık şarkıları’ çalıyor

Diğer tüm sosyal ağlar gibi Türkiye’de kafasına göre at koşturabileceğini sanan müzik platformu Spotiffy, gerçekten de piyasaya girdiği 2013’ten beri kafasına göre at koşturdu. İstediği fiyatı belirledi, düşük fiyattan abone topladıktan sonra ücretine fahiş zamlar yaptı, müzik piyasasını dolandırdı, müzisyenlerin telif haklarını vermedi, istediği şarkıları ön plana çıkararak piyasada tekel oluşturdu, Türkiye’de ofis açması taleplerini umursamadı, yani üreticiden tüketiciye kadar müzik endüstrisindeki herkesi ‘zorbaladı.’ Ama geçtiğimiz ay ipin ucunu kaçırınca, Türkiye’de bir devletin olduğu kendisine hatırlatıldı. Siyonist Wallenberg ailesine olan Spotify, Türkiye’de yaptırımla karşı karşıya.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, geçtiğimiz ay sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak müzik platformu Spotify’ı uyardı. Şirketin daha önce yapılan tüm uyarılara rağmen gereken adımları atmadığını belirten Mumcu, son durumu şöyle açıkladı:

“Dinî ve millî değerlerimizi hedef alan, toplumumuzun inançlarına hakaret eden içerikler hiçbir şekilde düzeltilmemiş; sanatçılarımıza karşı yapılan ayrımcılık ve hak ihlalleri ise görmezden gelinmiştir. Bununla birlikte platformda "playlist" adı altında; Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) yönelik dinî hassasiyetlerimizi hiçe sayan, insanımızın inançlarına, kutsallarına ve manevi dünyasına yönelik kasıtlı ve kesinlikle kabul edilemez içerikler ile Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kıymetli eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’yi hedef alan, milletimizin kültürel ve ahlâkî değerleriyle bağdaşmayan, toplumumuzun birlik ve beraberliğine yönelik sinsi ve provokatif, ahlâk dışı içerikler tespit edilmiştir. Toplumumuzun hassasiyetlerini yok sayan bu sorumsuzluk ve denetimsizlik artık hukuki bir mesele haline gelmiştir. Bu nedenle şahsen, adlî sürecin başlatılması gerektiğini düşünüyor ve yetkili kurumlarımızı göreve davet ediyorum.”
Mumcu’nun bu açıklamasının ardından da Rekabet Kurumu devreye girdi ve Spotify hakkında bir inceleme başlattı.
Mumcu, daha önce de Spotify’ı yerel müziği desteklememekle de eleştirmişti. X hesabından yaptığı paylaşımda, “Spotify gibi uluslararası dijital platformlar, Türkiye pazarında ciddi kullanıcı kitlesine sahip olmalarına rağmen ne yerel temsilcilik açmış ne de yerel müzik kültürünü destekleme sorumluluğunu üstlenmişlerdir” demişti.
Devlete kafa tutma geleneği
Bakanlığın resmen uyardığı Spotify’ın buna cevabı ise diğer sosyal medya ağlarından farklı olmadı. Üstelik bu cevabı, İngiliz The Times gazetesine vermeyi tercih eden Spotify, devletin ‘kanunlara uy’ uyarısını bir tehdit ve sansür girişimi gibi göstererek, “Türk kullanıcılarımızın sansürle karşı karşıya kalmasını istemiyoruz” dedi.
‘Türk yetkililerle iş birliği içinde çalışmaya devam ediyoruz’ diyen şirket, araya bir ‘ama’ ekledikten sonra klasik tehdidi savurdu: “Operasyonlarını durdurmak ya da Türkiye’den tamamen çekilmek dâhil tüm senaryolar masada. Gerekirse Türkiye’den ayrılmayı düşünüyoruz.”
Bu tehdidin ardından Türkiye piyasası ve Türk kullanıcıları aşağılamayı da ihmal etmeyen Spotify “Türkiye, şirketin küresel gelirleri içinde kilit bir pazar konumunda bile değil” yorumunda bulundu.
Bu küstah açıklamaların ardından sosyal medyada cılız da olsa ‘SpotifyBoykot’ sesleri yükseldi. Ama ‘sansür’ havucu bir kere muhaliflere gösterilmişti ve boykot çağrıları kısa sürede bastırıldı.

Müzik ruhun, silah Sportif’ın gıdası
Ama siyonisty Spotify’ı boykot etme fikri ne yeni ne de sadece Türkiye ile sınırlı. Şirketin başkanı Daniel Ek, Haziran ayında yapay zekâ destekli savaş uçakları ve İHA’lar konusunda uzmanlaşmış Alman silah şirketi Helsing'e 600 milyon avro yatırım yapacağını açıklamıştı. Ve bu açıklama dünya çapında boykot çağrıları başlattı. Çünkü bu yatırım aynı zamanda Gazze soykırımına destek vermek anlamına da geliyordu.
Boykotun fitilini ise ne Filistin örgütleri ne de savaş karşıtları ateşledi. Haziran ayındaki ‘SpotifyBoykot’ fırtınasını başlatanlar, uluslararası sanatçılar oldu. Pek çoğu, yıllardır Spotify’dan doğru düzgün bir ödeme alamadığını belirterek, kendilerine ödenmesi gereken paraların savaş baronlarına gitmesi karşısında öfkesini gizlemedi. Şarkıcı ve söz yazarı Laura Burhenn, instagramda paylaştığı videoda "Spotify, her zaman müzisyenlere çok düşük ücretler ödedi, ancak aboneliklerden kazandıkları para hep ceplerini doldurdu ve şimdi bu paraların nereye gittiğini biliyoruz" sözleriyle meslektaşlarına dayanışma çağrısı yaptı.
Mevzu Yahudiler olunca hassasiyet başlıyor
Siyonist Spotify da diğer sosyal ağlar gibi Türkiye’ye karşı çifte standart uygulamaktan hiçbir zaman çekinmedi. 2020 yılında Almanya’da kullanıcılar tarafından Hitler yanlısı çalma listeleri oluşturulmuştu. ‘Nazi toplama kampları’ masalıyla alay eden kullanıcılar, Hitlerin fotoğrafını da kullanıcı profillerine eklemişti.
Hemen harekete geçen yahudi kurumları, Spotify’ı uyarmış ve listeleri temizlemesi için şirkete baskı yapmıştı. Aslında baskı yapmalarına bile gerek kalmamıştı. Yahudi patronu İsveç’in en büyük yatırımcısı olan Spotify, derhal eline verilen listedeki tüm kullanıcıları engellemiş ve çalma listelerini de platformundan kaldırmıştı.
Bu liste, şirketin eline “Gençlere Zararlı Medya Federal Departmanı” (BPJM) isimli bir Alman devlet kurumu tarafından verilmişti. Evet, Almanya’da böyle bir departman var ve gençlere zararlı olduğunu düşündükleri tüm içerikleri sosyal medya platformlarından dakikalar içinde kaldırtabiliyorlar. Üstelik sadece Almanya’da değil, tüm dünyada. Spotify, bu durumu şöyle açıklıyor: “Biz küresel bir şirketiz ve bu nedenle bu konularda küresel standart olarak BPJM endeksini kullanıyoruz.”
Bu sefer olacak mı?

Türkiye, Google, youtube, X, facebook gibi platormların Türkiye’de ofis açmaları için yıllardır ‘büyük çaba’ harcıyor. Hatta 2020 yılında bu şirketlere ofis açmadıkları için “büyük” cezalar kesilmişti. Daha doğrusu bizim için büyük, onlar için çerez parası denilebilecek cezalar.
Neticede bu şirketlerin hepsi de “tamam Türkiye’de ofis açacağız” demek zorunda kaldı. Ama Türkiye’de işlerin nasıl yürüdüğünü çok iyi bildiklerinden, hiçbir zaman ofis açmadılar. Devletin hiçbir uyarısını umursamadılar. Ne zaman bu platformlara karşı sesler yükselse durumu idare edecek açıklamalar yaptılar ve ortalık sakinleşince de işlerini bildikleri gibi halletmeye devam ettiler.
- Cüretkârlığın prim yaptığını,
- Devlete kafa tutmanın işe yaradığını,
- Oyalama taktiğiyle işlerin yürüdüğünü ve
- Devlete karşı yanlarında her zaman sürüyle hain bulabildiklerini görünce de kanunlara uymanın gereksizliğini anladılar.
Spotify ve Kültür Bakanlığı’nın bu yeni kriz karşısındaki tutumları, Türkiye’de işlerin bundan sonra da bundan önceki gibi yürüyüp yürümeyeceğinin göstergesi olacak.
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...