Modi’nin yeni normali

Modi
Modi

Washington Post’un analizine göre en az 2 Fransız yapımı jetin düşürüldüğü kesindi ve sadece bu bile Çin teknolojisinin daha pahalı olan Batı teknolojisine galebe çaldığını göstermeye yetmekteydi. Başbakan Şehbaz Şerif “Birkaç saat içinde jetlerimiz Hindistan'ın silahlarını tarihin kolay kolay unutamayacağı bir şekilde susturdu” derken kalabalıklar zaferi kutlamak için meydanları doldurmuştu bile.

Keşmir’in Hindistan idaresi altındaki kısmında, Pahalgam adındaki tatil beldesinde 22 Nisan’da 24’ü Hint turist, 26 kişinin ölümüyle neticelenen militan saldırısı bir dizi zincirleme gelişmeye sebep oldu ve savaşa giden dehşetli bir yolu açıverdi. Hint kaynakları, militanlardan en az ikisinin Pakistan vatandaşı olduğunu ve saldırının Pakistan’da planlandığını iddia ediyordu. Pakistan delil isteyip bağımsız bir soruşturma talebinde bulundu ise de Yeni Delhi yönetimini intikam kararından vazgeçiremedi.

Hindistan derhal diplomatik ilişkileri kesti, 1500’den fazla Keşmirliyi tutukladı, şüpheli militanların evlerini yıktı. Hepsinden önemlisi 65 yıllık Su Anlaşması’nı askıya alarak Pakistan’a su akışını kesti. 53 yıllık Simla Anlaşması’nın askıya alınması ise Kontrol Hattı denen sınır hattında yaşanacak çatışmaların habercisiydi.

İktidar partisi liderlerinin de katıldığı geniş koro hep bir ağızdan “intikam!” diye bağırıyor ve Pakistan idaresine bırakılmış Keşmir’in kalan kısmının ilhâkını, Leşker-i Tayyibe liderlerinin ortadan kaldırılmasını talep ediyordu. “Kat’i zafer!” söylemi Modi’yi bir an evvel ve etkili bir misillemeye mecbur ediyor, diplomatik seçenekleri ciddi biçimde sınırlıyordu. Hindistan’ın askerî bir misillemede bulunacağı kesindi fakat kapsam belirsizdi.

İha’ların günü

Gergin bekleyiş 6 Mayıs’ta yerini savaş haberlerine bıraktı. Jammu ve Keşmir’deki dokuz yeri hedef alan bir askerî taarruz olarak Sindoor Harekâtı top atışı, hava ve karadan fırlatılan füzelerle başlamış bulunuyordu. Hindistan’ın iddiasına göre bunlar arasında Leşker-i Tayyibe'nin Lahor'a 50 kilometre uzaklıktaki bir karargâhı ve Ceyş-i Muhammed’in Hindistan sınırına 100 km'den fazla uzaklıktaki bir karargâhı da vardı. Sivilleri de askerî altyapıyı da hedef almadıklarını özellikle belirttikleri bu taarruzlar, yapılan analizlere göre Pakistan’ı tam kapsamlı bir savaştan alıkoymak gibi incelikli bir stratejiye dayanıyordu.

Ne var ki taarruzların derinliği 1971’den bu yana Pakistan topraklarında gerçekleşen en derin saldırıydı. Pencap, Pakistan’ın kırmızı çizgisiydi ve vurulan hedefler aslında orduya aitti. Pakistan 7 Mayıs gecesi 15 ayrı noktadaki Hint üslerini hedef alan İHA saldırılarıyla cevap verdi. Pek çok şehirde sirenler çalarken Hindistan tam karartma uyguladı ve hava savunma sistemiyle birçok İHA’yı etkisiz hâle getirdi.

8 Mayıs tam mânâsıyla İHA’ların günüydü. Hindistan dronlar ile Lahor yakınlarındaki bir radar istasyonu başta olmak üzere Pakistan’ın radar altyapısını vururken, Pakistan 36 hedefi füze ve dron marifetiyle vuruyordu. 9-10 Mayıs’ta şiddet tırmandı. Pakistan ordusunun genel karargâhının bulunduğu garnizon şehri Ravalpindi'deki nükleer komuta merkezi Stratejik Planlar Bölümü’ne yakın bir noktadaki Nur Han Hava Üssü de dahil üç hava üssü hedef alındı. Hint tarafı, pistlerin ve radar istasyonlarının ciddi hasar gördüğü birtakım fotoğrafları uydu görüntüsü olarak paylaştı.

Vurulan yerler arasında bir cami de vardı ve halkta büyük bir öfke patlaması için yetmişti. Pakistan dört hava üssünü ve bir Hindu tapınağını hedef alarak cevap verdi. Kontrol Hattı boyunca iki tarafın topçuları da oldukça faaldi. Hindistan tüm harekât müddetince 100 “terörist”in öldürüldüğünü, ayrıca 5 asker ile 16 sivilin öldüğünü duyurdu. Pakistan ise 13 askerî personel ile 40 sivilin öldürüldüğünü bildirdi.

“Düşmanın diz çökmesi birkaç saat sürdü”

Keşmir meselesi çözümden hâlâ çok uzak ve Pakistan-Hindistan gerilimi geçmişin konusu olmamayı ilânihaye sürdürecek.
Keşmir meselesi çözümden hâlâ çok uzak ve Pakistan-Hindistan gerilimi geçmişin konusu olmamayı ilânihaye sürdürecek.

Savaşın gidişatını ve neticesini tayin eden ana gelişme ise aslında ilk gece (6-7 Mayıs) yaşandı. 125 uçak pistlerinden kalkarak bu asrın en şiddetli hava savaşına başladı. Sayı üstünlüğü Hindistan’da olmakla birlikte Pakistan o gece 5 Hint uçağını düşürdüğünü duyuruyordu. Hint tarafı doğrulamadığı gibi yalanlamadı da. Bunlardan üçü Fransız Rafale savaş uçaklarıydı. Fransız yapımı 4. ve 5’inci nesil Rafale’nin, Çin yapımı savaş uçaklarınca düşürülmesi askerî çevrelerde en çok konuşulan haber oluvermişti.

Washington Post’un analizine göre en az 2 Fransız yapımı jetin düşürüldüğü kesindi ve sadece bu bile Çin teknolojisinin daha pahalı olan Batı teknolojisine galebe çaldığını göstermeye yetmekteydi. Başbakan Şehbaz Şerif “Birkaç saat içinde jetlerimiz Hindistan'ın silahlarını tarihin kolay kolay unutamayacağı bir şekilde susturdu” derken kalabalıklar zaferi kutlamak için meydanları doldurmuştu bile.

“Düşmanın diz çökmesi sadece birkaç saat sürdü.” Şayet bu doğru idiyse yükselen bir ekonomik ve diplomatik güç olarak Hindistan, Çin’le boy ölçüşmeye kalkarken 3-5 kişilik militan gruplar tarafından nasıl canının yanabileceği ve bunun intikamını almaya bile muktedir olamayacağı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldı. Hindistan’ı 4 günlük çatışmanın ardından ani biçimde ateşkes masasına oturtan en büyük etken buydu.

Trump ateşkesi duyuran ilk özne oldu. Pakistan “bölge barışı” için kendisine teşekkür etse de Hindistan dışişleri bunu görmezden gelmeyi seçti ve ateşkesin doğrudan müzakere edildiğini söyledi. Hindu milliyetçiliğine oynayarak iktidar olmuş Modi için dış arabulucuların varlığı hiç de hoş bir izlenim uyandırmıyordu. Bunun kadar rahatsız edici olan şuydu: Madem, Pakistan ordusunu etkili biçimde vuruyorlardı, niye aniden durmuşlardı? Ateşkese razı geldiği için Modi’nin yol açtığı hayal kırıklığı, bir sonraki gerilimde şiddet çıtasının daha yukarılara taşınmasına sebep olabilir.

Pakistan’la bir tire ile anılması

4 günlük savaş, Keşmir meselesini yeniden gündeme taşıdı ve “uluslararası” hâle getirdi. Bu hiç de Hindistan’ın arzu edeceği bir gelişme değildi. Hele adının tekraren Pakistan’la bir tire ile anılması, tüm dünyaca denk seviyede algılanması başlı başına bir kayıptı. Kayıplarını telafi adına yeni bir maceraya girişmesi durumunda daha da zararlı çıkma ihtimali oldukça yüksek.

Şu bir gerçek ki Hindistan oyunun kurallarını değiştirme planları yaparak savaşa girdi ama Modi’nin “yeni normal” dediği doktrin sahada hiç de caydırıcı olmadı ve geri tepti. Süpersonik füzeler ve dron sürüleri gösterdi ki iki ülke arasındaki gerilim saatler içinde tırmanabilir ve nükleer güçlerin kapıştığı Güney Asya’da barış sadece tesadüflere bağlı.

Velhasıl Keşmir meselesi çözümden hâlâ çok uzak ve Pakistan-Hindistan gerilimi geçmişin konusu olmamayı ilânihaye sürdürecek.