Bezdiriden nasıl kurtuluruz?

Bezdiriden nasıl kurtuluruz?
Bezdiriden nasıl kurtuluruz?

Türkiye, kronik kamburlar ülkesi. Bezdiri de onlardan biri. İntiharlara, bozulan fizîkî ve rûhî sağlığa, mutsuz bir aileye ve de hayata neden olan bu aşağılık tutum ülkemiz çalışanlarının en az yarısının belki de daha çoğunun başındaki dert. Bunun önüne geçmek ise sanıldığı gibi zor değil.

  • Bezdiri nedir?
  • İş yerlerinde, okullarda vb. topluluklar içinde belirli bir kişiyi hedef alıp, çalışmalarını sistemli bir biçimde engelleyip huzursuz olmasına yol açarak yıldırma, dışlama, gözden düşürme.

Türkiye'de ilk bezdiri davasını Tülin Yıldırım isimli çalışan, Şubat 2006'da Jeoloji Mühendisleri Odasına karşı açmış ve bu davayı Aralık 2006'da kazanarak ilk örneği oluşturmuştu. JMO’nun temyize götürdüğü karar, Yargıtay tarafından da Temmuz 2008'de onandı. İş yerinde bezdirinin ne olduğunun bilinmediği yıllarda açılan dava ve sonucu çok değerli. Ancak geçen yıllarda yeterli ilerleme kaydedilemedi.

Sağlık personeli, askerlik, polislik ve akademisyenlik gibi üniformalı mesleklerde bezdiri hâlâ çok yaygın çünkü bu mesleklerde derin bir kast sistemi var ve buralarda kol kırılır yen içinde kalır. Ulu orta her şeyin konuşulmaması sert bir tabu. Mesela gazetecilik de sanılanın aksine kendi söküğünü dikemeyen bir meslek grubu. Gerekçeleri tüm medya çalışanlarının mâlumu.

Eğitim, bankacılık, finans, sigorta, telekomünikasyon, e-ticaret ve bunun gibi sektörlerde beyaz yakalı olanlar da her gün bezdiriye uğruyor. Ancak başta bahsettiğimiz üniformalı mesleklerdeki gibi bir kast sistemi olmasa da buralarda yaşanan bezdiri de çoğunlukla yutkunulup yutuluyor. Kamuda şartlar özel sektöre göre farklı. Toplu sözleşme, sendika, emekli sandığı, devletin ücret skalası ve 657’nin sağladığı avantajlar sözkonusu.

Geçtiğimiz günlerde 7 çocuklu öğretmenin ailece çıktığı gezilerde öğretmenevlerine rezervasyon yaptırmakta güçlük çektiği şikâyetini Milli Eğitim Bakanına ilettiği bir haberde yaşanan diyaloglar epey gündem olmuştu. Ancak en dikkat çeken tartışma, özel sektörde çalışma şartlarının epey ağır olduğu Türkiye’de memur bir çiftin 7 çocuklu olması ve onlara ayıracak vakit bulabilmesiydi. Özel sektör çalışanları belki ücret olarak olmasa da sosyal haklar bakımından kamudan çok ağır şartları yaşıyor. Örnek vermek gerekirse özel sektörle kamu çalışanı arasındaki fark metrobüste oturarak gidenle ayakta giden gibidir. Bunu da ancak binen bilir.

İş yerindeki mobbing konusunda Türkiye’nin psikologlar yardımıyla destek veren ilk ve tek çağrı merkezi olan hatta bu hususta 2011 yılının Mart ayından 2024 sonuna kadar 145 bin 308 başvuru yapıldı. TÜİK’in Nisan 2025 verilerine Türkiye’de 32 buçuk milyon çalışan var. Aradan geçen 13 yılda mobbing oranı bu kadar çokken şikayetlerin bu denli az olması akıllarda soru işareti bırakıyor.
İş yerindeki mobbing konusunda Türkiye’nin psikologlar yardımıyla destek veren ilk ve tek çağrı merkezi olan hatta bu hususta 2011 yılının Mart ayından 2024 sonuna kadar 145 bin 308 başvuru yapıldı. TÜİK’in Nisan 2025 verilerine Türkiye’de 32 buçuk milyon çalışan var. Aradan geçen 13 yılda mobbing oranı bu kadar çokken şikayetlerin bu denli az olması akıllarda soru işareti bırakıyor.

Resmi gazetede mobbing genelgesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla 6 Mart’ta “İş Yerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” başlığıyla bir genelge yayınlandı.

Resmi Gazetede yayınlanan genelgede, “Çalışanların motivasyonunun artırılması, hizmetlerin etkin bir şekilde yürütülmesi, sağlıklı, güvenli ve barışçıl bir çalışma ortamının oluşturulması, kapsayıcı ve sürdürülebilir istihdamın sağlanması ile toplumsal refahın artırılması amacıyla; çalışanların iş yerlerinde kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesi elzemdir” denilerek çalışanların psikolojik tacizden korunması ve psikolojik tacizle mücadele edilmesi amacıyla bir yol haritası çıkarılıyor.

Benzer bir yasa 2011’de çıkarılmış ve her çalışanın bildiği ALO 170 hattı da bu dönemde kurulmuştu.

İş yerindeki mobbing konusunda Türkiye'nin psikologlar yardımıyla destek veren ilk ve tek çağrı merkezi olan hatta bu hususta 2011 yılının Mart ayından 2024 sonuna kadar 145 bin 308 başvuru yapıldı. TÜİK’in Nisan 2025 verilerine Türkiye’de 32 buçuk milyon çalışan var. Aradan geçen 13 yılda mobbing oranı bu kadar çokken şikayetlerin bu denli az olması akıllarda soru işareti bırakıyor.

Burada çalışanların yaşadıkları durumun bezdiri olup olmadığını bilmemelerinin etkisi kadar, yasal yollara başvurmanın güçlüğü ve neticesinin tatmin etmemesi de yatıyor. Davacının şahit ve delil bulması güç. İş arkadaşları işsizlik korkusuyla şahit olmak istemiyor. Deliller işverenler tarafından karartılıyor. Yeni bir işe başlayacak kişiye eski işyerinden referans isteniyor. Bu da insanların elini kolunu bağlayan sebeplerden. Mahkemeler işçiden yana tavır alsa da çıkan karardaki tazminatlar işçilerin alacağı riskin yanında hafif kalıyor.

Tazminatlar yetersiz

Çalışanların yaşadıkları durumun bezdiri olup olmadığını bilmemelerinin etkisi kadar, yasal yollara başvurmanın güçlüğü ve neticesinin tatmin etmemesi de yatıyor. Davacının şahit ve delil bulması güç. İş arkadaşları işsizlik korkusuyla şahit olmak istemiyor. Deliller işverenler tarafından karartılıyor. Yeni bir işe başlayacak kişiye eski işyerinden referans isteniyor. Bu da insanların elini kolunu bağlayan sebeplerden.
Çalışanların yaşadıkları durumun bezdiri olup olmadığını bilmemelerinin etkisi kadar, yasal yollara başvurmanın güçlüğü ve neticesinin tatmin etmemesi de yatıyor. Davacının şahit ve delil bulması güç. İş arkadaşları işsizlik korkusuyla şahit olmak istemiyor. Deliller işverenler tarafından karartılıyor. Yeni bir işe başlayacak kişiye eski işyerinden referans isteniyor. Bu da insanların elini kolunu bağlayan sebeplerden.

Bir hususu kanunlaştırmak kadar uygulamak da önemli. Bugün nasıl yüksek cezalar nedeniyle trafik kurallarına ve vergi ödemelerine riayet artıyor? Çünkü denetim ve müeyyide arttı. Genelgede belirtildiği gibi sürdürülebilir istihdamın sağlanması ile toplumsal refahın artırılması için bu adımların atılması gerekiyor.

İlk aşamada yapılacak şey bezdiri davalarının hızlıca çözülmesi ve yüksek tazminatlar ödenmesi. Drift atana 200 bin TL cezanın konuşulduğu ülkemizde böylesine insan hayatını ve haysiyetini hedef alan bir suçun cezası asgari ücret hesabıyla yapılmamalı.

Mesela, İngiltere'deki Deutsche Bank'ta çalışan 36 yaşındaki Helen Gren isimli sekreter, biri amiri, dört kadın tarafından dört yıl boyunca aşağılanıyor. Yanına geldiklerinde bu kişiler burunlarını tutuyor, "Burası çok kötü kokuyor, senin yüzünden" diyorlar. Sinir krizi geçirmesinin ardından işten ayrılan Gren, açtığı dava sonucu, çalıştığı işyerinden

800.000 sterlin tazminat alıyor. Bugünkü kurla, 43.431.448 TL yapıyor. Türkiye’deki ilk bezdiri davasını kazanan Tülin Yıldırım’a mahkeme 1.000 (bin) YTL tazminat ödenmesine hükmetmişti. Aslında müeyyidenin zayıflığı suç için de teşvik mahiyeti taşıyor.

Bezdiri her yerde

“Mobbing” ya da “bezdiri” sanıldığı gibi sadece alt kademede çalışanların başına gelen bir hâl değil, bilakis parti yöneticilerinden ünlü futbolculara, gazetecilerden belediye başkanlarına hatta devlet başkanlarına kadar pek çok kişi bezdiri mağduru.

Dünyada Amerikan başkanının mobbing uygulamadığı, hakaret etmediği, aşağılamadığı, lakap takmadığı neredeyse bürokrat, bakan, senatör kalmadığı gibi birçok ülkenin devlet başkanına da benzer muameleyi yaptı. Birçok isme ağza alınmayacak hakaretlerde bulundu. Ülkelerini doğru düzgün yönetemediklerini, bu yüzden onları cezalandıracağını, dediği gibi davranmazlarsa başlarına kötü şeyler geleceği hakkında tehditleri peşi peşine sıraladı. Ancak kimse sesini bile çıkaramadı. Çünkü ilk çağlardan beri değişmeyen, güçlünün zayıfı ezdiği düzen böyle istiyor. Ülkemizde ana muhalefet partisi eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında küfürden hakarete, aşağılamaya, lakap takmaya, küçük düşürmeye ve iftira atmaya varan muameleler kendi partilileri tarafından yapılıyor.

Daha önce cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce hakkında söylenenler ise gerçekten ahlâka aykırı, dile getirilemeyecek kalabalıkta ve zelillikteydi. Beğenseniz de beğenmeseniz de insanların özel hayatlarını kurcalamak, şahsi özellikleri, rûhî, bedenî nâkısalarını ve iş yapış usûllerindeki farklılık nedeniyle hakarete uğramaları, küçük düşürülmeleri bezdiridir. Türkiye'nin en büyük takımlarından birinde oynayan bir futbolcunun doping “kullanmadığı” için mobbinge uğradığını söylemesi de çok düşündürücü. Yüzbinlerce dolar maaş alan futbolcular da ağır mobbinge uğruyor. Misalleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz.

“Mobbing” ya da “bezdiri” sanıldığı gibi sadece alt kademede çalışanların başına gelen bir hâl değil, bilakis parti yöneticilerinden ünlü futbolculara, gazetecilerden belediye başkanlarına hatta devlet başkanlarına kadar pek çok kişi bezdiri mağduru.
“Mobbing” ya da “bezdiri” sanıldığı gibi sadece alt kademede çalışanların başına gelen bir hâl değil, bilakis parti yöneticilerinden ünlü futbolculara, gazetecilerden belediye başkanlarına hatta devlet başkanlarına kadar pek çok kişi bezdiri mağduru.
  • Yeni alçaklık: Kod 46
  • Sık sık duyduğumuz yeni bir ahlâksızlık daha türemiş. Bir kişi işten çıkarıldığında İŞKUR'a bir kod girilmesi gerekiyor. İşten çıkarmanın gerekçesinin rakamsal karşılığı denilebilir. Şimdilerde en popüler olanı 46 nolu kodmuş. Sosyal ağ Linkedin’de bununla alâkalı yüzlerce şikâyet var. Bu kodla işten çıkarılan kişiler işsizlik maaşı alamıyor, tazminat alamıyor ve bu haklarını alabilmek için uzun zaman mahkeme kapılarında sürünüyorlar.
  • Patronlar düne kadar emekleriyle, işlerine katkı sunan kişilere âdeta işkence ediyor. Yüz kızartıcı hiçbir şey yapmamasına rağmen bir çalışan eğer işverenle ters düşerse hemen kod 46’yla kapı dışarı ediliyor. Böyle bir suçun cezası basit bir tazminat ile de kalmamalı. Bir insanın haysiyetiyle, onuruyla oynamak, bir ailenin gelir kapısını kapatmak neredeyse canını almak gibi. Bunu yapanlara asla göz açtırılmamalı, tespit edilenlere en ağır cezalar verilmeli.