Bir “Ses” Denemesi

Bir “Ses” Denemesi
Bir “Ses” Denemesi

Musiki, Mehmet Doğan’ın “Büyük Türkçe Sözlüğü” nde, duygu ve düşünceleri sesle ifade etme sanatı ve vezinli, düzenli sesler ilmi olarak tarif edilmiş. Bu tarifi harmanlayarak şöyle bir yorum yapabiliriz: Duygu ve düşüncelerin vezinli ve düzenli seslerle ifade edilmesine musiki denir.

Musiki; bir milletin yürüyüşündeki ahengi, nizamı tesisi eden unsurlardan belki de en mühimidir. Bir milletin musikisi, o milletin müşterek duygu, düşünce, değer ve hislerini yansıtan bir sestir. Aradan yıllar, hatta asırlar geçmesine rağmen milletimizdeki cihat ve fetih sevdasının bir nişanesi olan mehter marşları, bugün dahi vatanını seven yürekleri titretmektedir. Bu ortak hissin bir tezahürüdür.

Bir topluluğun ortak değerler istikametinde sağlam ve düzgün adımlarla yürüyebilmesi için, o milletin kalbî bir birlik ve ruhi ahenge ihtiyacı vardır. Konuşmadan, yani hâl ile anlaşabilen insanların samimiyetleri, birbirlerini tanımaları, bağlılıkları anlaşmak için konuşmaya ihtiyaç duyanlara nispetle nasıl daha güçlü ve sıkı ise bu durum milletler için de böyledir. Sözün burasında, Tarihçi Abdurrahman Şeref Bey’in aktardığı “ortak dil ve ruhi ahenk” yönünden gayet manidar olan hatırayı nakletmek yerinde olacaktır. Tanzimat devrinde Fransa’ya tahsil için gönderilen, aralarında Hoca Tahsin’in de bulunduğu gençler için Paris’te resmî bir ziyafet verilir. Henüz “İstiklal Marşı”mızın olmadığı o günlerde, Fransızlar kendi millî marşları olan “Marsaillais” okuyarak başladıkları ziyafette Türk gençlerinden de Osmanlı millî marşını dinlemek isterler. O devirde millî bir marşımızın olmadığını bildikleri hâlde Fransızların bu isteklerinin sebebi, Türk gençlerini küçük düşürmek, mahcup etmek olmalıdır. Türk gençleri şaşkın bir hâlde birbirlerine bakarken Hoca Tahsin sakin bir şekilde yerinden kalkar ve bizim de kurban bayramlarında ilahi bir vecd ile okuyup dinlediğimiz Itrî’nin segâh makamındaki “Tekbir”ini okumaya başlar. Diğer gençler de ona hiç falsosuz refakat edince âdeta büyülenen Fransızlar, çok etkilendiklerini söyleyerek tekrarını isterler.

Hatıradan da anlaşılacağı üzere birlik ve beraberliğini tesis edebilen, müşterek değerler doğrultusunda ağyara karşı ortak bir sese sahip olabilen Türk milleti, her zaman kendine hayran bırakmıştır. Ahengin kaybedilmesinin veya bayağılaşmasının bir millet için ne manaya gediğini ve nelere mal olacağını ise Şair İsmet Özel, dikkate şayan tespitlerle izah ediyor: “Bir milleti köleleştirmenin en etkili yolu, benim bildiğim kadarıyla o millette yaşayan ahengi bayağılaştırmaktır.”

Aynı dili konuşmak, anlaşmak, birlikte hareket etmek için yeterli değildir. Musiki; aynı dili, aynı frekansta, aynı his ve gayeler zemininde konuşmayı temin eden bir sanattır. Bu milletin frekansı, tarihin şahitliğiyle sabittir ki İslam'dır. Frekansı bozuk olan bir milletin ise ne kendisine ne de başka milletlere söyleyeceği sözü, vadedeceği bir şeyi yoktur.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım