Anadolu irfanı: Ustalık ve dayanışma geleceğinin öncüsü Ahi Evran

ANADOLU İRFANI: USTALIK VE DAYANIŞMA GELENEĞININ ÖNCÜSÜ AHİ EVRAN
ANADOLU İRFANI: USTALIK VE DAYANIŞMA GELENEĞININ ÖNCÜSÜ AHİ EVRAN

Ahilik Nasihatı Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı, dayanıklı ol! Yalan söyleme. Büyüklerinden önce söze başlama! Kimseyi kandırma, kanaatkâr ol. Dünya malına tamah etme! Yanlış ölçme, eksik tartma. Kuvvetli ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar cömert ol!

Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız? Asıl adınız ve diğer bilinen isimleriniz neler?

İsmim, Şeyh Nasîrüddin Mahmûd b. Abbas. Halk arasında Ahî Evran olarak tanınırım. “Evran” ismi gökleri, kâinatı ve zaman zaman yılan ile ejderhayı simgeler. Babam Ahmet, doğduğum yer Azerbaycan’dır. Bu sebeple “Mahmut bin Ahmet el-Hoyi” diye de anılırım. Ayrıca “dinin yardımcısı” anlamındaki Nasîrüddin adını taşırım.

Çocukluğunuz ve öğrenim hayatınız hakkında bilgi verir misiniz? Eğitim için hangi bölgelere gittiniz?

İlk eğitimimi Azerbaycan’da aldım. Genç yaşlarda ilim öğrenmek amacıyla Horasan ve Mâverâünnehir’e seyahat ettim. Özellikle Fahreddin er-Râzî’den hem fennî hem de dinî ilimleri öğrendim. Bu bilgiler beni hem dünya hem ahiret yolunda hazırladı.

Öğretmeniniz Şeyh Evhadüddîn-i Kirmânî ile nasıl tanıştınız ve ondan hangi bilgilerle donandınız?

Bir hac yolculuğu sırasında onunla karşılaştım. Evhadüddîn-i Kirmânî, büyük bir evliya ve âlimdi. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve tıp gibi alanlarda engin bilgiye sahipti. Onun tasavvufi öğretileri, manevi gelişimimde önemli rol oynadı.

Bağdat’ın o dönem ilim ve sanat merkezi olması, size hangi imkânları sundu?

Bağdat, İslam dünyasının önde gelen kültür ve ilim merkezlerinden biriydi. Burada İbn Sînâ, Sühreverdî el-Maktûl ve Fahreddin er-Râzî gibi büyük âlimlerin eserleriyle tanıştım ve onlardan faydalandım. Ayrıca Abbasi Halifesi Nâsır-Lidînillâh’ın fütüvvetini tanıma şansım oldu. Bu ortam, bilgi ve irfanımı derinleştirdi.

Anadolu’ya gelişiniz ve hocanızın kıymetli kızıyla evliliğiniz, hayatınızı nasıl etkiledi?

Selçuklu Sultanı Birinci Gıyâseddin Keyhusrev döneminde Anadolu’ya geldim. Hocam Evhadüddîn-i Kirmânî’nin kızı Fatma Bacı ile evlendim. Anadolu’da esnaf ve sanatkârları İslam ahlakı ve disiplinine göre yetiştirdim ve hem dünyevi hem uhrevi işleri düzenlemeleri için onlara rehberlik ettim. Yaklaşan Moğol tehlikesine karşı halkı uyardım. Evhadüddîn-i Kirmânî'nin vefatından sonra onun vekili oldum ve fütüvveti yaşatıp yaymak için çalıştım.

Anadolu’da hangi mesleki faaliyetleri başlattınız ve sanatkârlar sizi nasıl karşıladı?

Kayseri’de bir debbağ (sepici) atölyesi kurdum. Sanatkârlar arasında sevgi ve saygıyla karşılandım.

Moğol tehdidine karşı Kayseri savunmasında nasıl bir organizasyon gerçekleştirdiniz?

Ahileri bir araya getirip teşkilatlandırdım. Böylece Kayseri’yi Moğol istilasına karşı savunduk.

Ahilik kavramını kısaca açıklayabilir misiniz?

Ahilik; dayanışma, kardeşlik ve cömertlik esasına dayanan bir yaşam biçimidir. İnsanların birbirine destek olduğu, elini açık tuttuğu bir yoldur. Ahilik, sadece esnaf ve sanatkârlara yönelik değildir. Toplumun her kesimini kapsar; kadılar, âlimler, devlet adamları ve askerler de bu yapının içindedir. İman ile amelin birleştiği bir sistemdir. Ahilik, Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşmasında büyük rol oynamıştır. Bu düzende işler, ehliyet ve liyakat esasına göre yürütülür. İnsanları ayırmadan, kardeşlik ve dayanışma ruhuyla bir arada tutan bir sistemdir. Ahilik, insanları dünyaya sanki hiç ölmeyecekmiş gibi, ahirete ise yarın ölecekmiş gibi hazırlar. Hem çalışmayı hem de ahireti düşünmeyi öğretir. Kardeşlik, birbirine destek olmak; cömertlik ise malını, zamanını ve bilgisini paylaşmaktır.

Esnaf teşkilatı yapısı nasıldı?

32 ayrı esnaf grubunu örgütledim. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde esnaf, Kırşehir’den icazetname alırdı.

Göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçişinde ahilik nasıl bir rol oynadı?

Göçebe Türkmenler, iş başında eğitilerek kaliteli üreticiler hâline geldiler. Ahi zaviyelerinde hem dinî-tasavvufi hem mesleki eğitim verilirdi. Gerektiğinde askerî eğitim de sağlanırdı.

Kadınların sistemdeki yeri ve sosyal güvenlik nasıl sağlanıyordu?

Dünyadaki ilk kadın teşkilatı olan Bâcıyan-ı Rum’u kurduk. Kadınlar hem ahlaki hem mesleki eğitim aldı. Kimsesizlere sahip çıkılan güçlü bir dayanışma ve sosyal güvenlik ağı oluşturduk.

Ekonomik ve toplumsal değerleri nelerdir? Bugün izleri görülüyor mu?

Helal kazanç, alın teri, dayanışma, kul hakkına riayet, ahlak ve kanaatkârlık temel prensiplerimizdir. Bugün Anadolu’daki misafirperverlik, dürüstlük ve yardımlaşma bu mirasın devamıdır. Kardeşlik ve birlik ruhunu tesis ederek insanları bir arada tuttu, huzur ve düzen sağladı.

Ahiler hangi hayır eserlerini kazandırdı ve Osmanlı’nın kuruluşunda nasıl bir rol oynadı?

Vakfeler kurduk; şifahane, hamam, çeşme, han ve medrese gibi eserler inşa ettik. Osmanlı’nın manevi mimarları arasında Ahiler ve Şeyh Edebâli sayılır. Ahilik, Osmanlı’yı büyük bir devlet yaptı.

Hayatınızın son yılları nasıl geçti?

İkinci Gıyâseddin Keyhusrev'in vefatından sonra Celaleddin Karatay saltanat naibi oldu. Kısa süre Denizli’de bulundum, ardından Konya’ya döndüm ve ömrümün sonuna kadar Kırşehir’de yaşadım.

Yazarın yorumu: Kardeşlik, dürüstlük, üretkenlik ve fedakârlık gibi evrensel değerleri yaşatan Ahilik Teşkilatı’nın kurucusu, Horasanlı âlim ve mutasavvıf Ahî Evran, rivayete göre 93 yaşında Moğol saldırılarına karşı mücadele ederken şehit olmuştur. Kırşehir’de, kendi adıyla anılan caminin yanında metfundur ve geride yaklaşık 20 eser bırakmıştır. Onun yaşamı ve öğretileri bizlere gösteriyor ki gerçek ustalık, sadece mesleki beceriyle değil, aynı zamanda insanlık erdemleriyle mümkündür. İşimizi severek yapmak, dürüstlükten ve paylaşmaktan vazgeçmemek, çevremize faydalı bireyler olmak hem kişisel hem toplumsal başarının temelidir. Bu değerleri benimseyerek, sadece işimizin değil, hayatımızın da gerçek ustaları olabiliriz. Çıraklık süreci ise sadece teknik öğrenme değil, karakter ve ahlak kazanma yolculuğudur.