Aşkın ve aklın dipnotu: İhsan Fazlıoğlu

Hepimiz hatırlarız, ortaokulda kitabı açtığımızda bütün o yorgun ve trafikli sabahların, gri binaların, yoksulluk haberlerinin imgesini yırtan bir refah gibi karşımıza, bir temeddüdün yahut günümüzde bir tereddüdün habercisi gibi Farabi yahut Biruni çıkar karşımızda.
Yoksulluk haberleri, o trafik, gri binalar, hiç geçmeyecek gibi duran grip bir an kendini askıya alır, çünkü dünyaya bir şey teklif eden adamlar yaşamışlar, üstelik Müslümanlar, Türk olanları da var. Ne garip değil mi? Grip bir an geçer sanki o anda ve kemiklerimiz doğrulmaya başlar…
Kemiklerimizi doğrultan, gribimizi geçiren, geleceğe bakarken ya nasip niyetini hamasetle değil, şecaatle dolduran bir isim İhsan Fazlıoğlu. Geçmişe giderek geleceğe gideceğimizi söylemiyor üstelik… Ne geçmiş ne de gelecek var. Büyük bir şimdinin içerisinde, kabiliyetlerimizi hatırlatıyor bize. Teklif ediyor da diyebiliriz. Tövbe kelimesini hatırlıyoruz ona bakınca. Tövbe kelime anlamı itibariyle, dönüş demektir. Geriye değil ama söz verdiğimiz ana dönüş. İhsan Fazlıoğlu İslam medeniyeti çalışmalarıyla bunu yapıyor sanki. Söz verdiğimiz o ana, o anı hatırlatan insanlara götürüyor bizi.
İsrail’de İbni Sina üzerine yapılan çalışmaların, Türkiye’de yapılan çalışmalardan fazla olduğunu, hararetle haykırırken… Bir an duralım ve düşünelim. Yoksul olmayan, dünyevi şartlarda muhtaç olmayan birisi çıkıp İbni Sina üzerine hararetle bir şeyler söylüyor. Ben duruyorum burada. Burası durulması gereken bir yer çünkü. Bir insan ancak sevgiyle, severek yapabilir bunu. “birbirinizi sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız”ı hatırlıyorum burada.
1966 yılında Ankara’da doğdu. Kadıköy İmam Hatip Lisesi’ni 1985’te bitirdi. İstanbul Üniversitesi felsefe bölümünden 1989’da mezun oldu. 1987-1990 arasında İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) yazmalar bölümünde çalıştı. İstanbul Üniversitesi bilim tarihi bölümünde 1989’da araştırma görevlisi olarak göreve başladı… Üç nokta koyuyorum çünkü sonu gelebilecek bir eğitim hayatı yok hocanın. Amerika, Ürdün, Suriye, Kanada… Birçok okulda çalıştı. İslam medeniyetini akli ilimler bağlamında inceledi, kâh Gazali, kâh İbni Sina, kâh Biruni dedi. Akıllı Türk Makul Tarih diyerek bizi bize hatırlattı. Çok sayıda kitap yazdı. Dergilerde göründü, Teklif dergisini çıkardı. Aşk vardı.
“Eylerken yanlış yapmaktan korkma; yanlış, doğru’ya giden yolda kısmî doğru’lardır; bu nedenle yanlış-lar, nihâî doğrunun mütemmim parçalarıdır.” diyerek, önce yap sonra açıklarsın dedi, önce yap ama aklını kullan, tarihin, medeniyetin, iman şemsiyesi altındaki karizmasını içini doldurarak yap dedi yapacaksan. Biz de bir dipnot düşüyoruz Cins olarak, bu dünyadan bir İhsan Fazlıoğlu geçiyor…