Aklımda kalp fikirler: Yalçın Koç

Türkçe dediğimizde aklımıza felsefe gelmez. Felsefeye eşlik eden, hatta onu aşan, gönlün konusu yapan şiir gelir aklımıza. Bizi Batı medeniyetinden ayıran şey de biraz da burada yatar. Ama tarih stabil değil, insan hayatı gibi değişkenliklerle doludur.
Modernliğe karşı en güçlü cevabı şiirle vermiş olsak da artık modernliği karşılamak için bir şeye daha ihtiyacımız vardır: Felsefeye. Yahut Koç’un sağlık bir kavramlaştırmasıyla nazariyeye… Modernlik gönlü aşamaz ama gönlü gündemi yapmayarak üzerini örtebilir. Bu örtüyü yırtarken şiirle beraber bir de Türkçe düşünmeye ihtiyacımız vardır. Felsefe açısından Türkler olarak acemi de olsa -düşünmek açısından değil- bizler de hamlelerimizi yapmaya çoktan başlamıştık. İşte bu hamlelerin en Türkçe hallerinden birisi olan Yalçın Koç’u burada anmasak olmaz.
Her iyi şeyin o ilk tertemiz günleri Anadolu’nun bir şehrinde, sabah ayazının dinçleştirici havasında doğmuş gibidir. Bir ilim yolculuğuna çıkacak olan Yalçın Koç, Tokat’ta, henüz Freud, Kant ve Hegel’den habersiz meraklı gözlerle başlayacaktır hayata. Ardından da sırasıyla; önce 1973 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü'nden mezun olacak, 1974'de ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Sistematik Felsefe ve Mantık Kürsüsü'nde doktora çalışmasına başlayacaktı.
“Belli Eşitsizliklerinin Kuvantum Mekaniği'nden Çıkartılması Üzerindeki Sınırlandırmanın Önemi” isimli teziyle inşa ettiği aritmetik kuramı ona felsefe profesörü unvanı kazandıracaktı. Peki bilimsel çalışmadaki bu akademik başarı için miydi her şey? Her şey bilimsel bir onay için miydi? Ne derdi vardı da Yalçın Koç’un, Tokat’ta başlayan bir hikâyeye aritmetik kuramıyla devam edecek ardından tekrardan modernliğin bu yüzünden doğduğu topraklara yine zihniyle ve kalbiyle dönecekti? Ahmet Murat şiirinden bir dizenin belki de tam zamanıdır: “Aklımda kalp fikirler” Yalçın Koç’u anlatmak isteseydik sanırım bu dize üzerinden yola çıkardık. Ne diyor Yalçın Koç “Anadolu Mayası”nda: “‘Gönül mayası’; ‘birey’i, İnsan ‘eder’, ‘toprağ’ı, vatan ‘eder’; ‘bez’i, ay yıldızlı al bayrak eder ve şerefle yüce’lerde dalgalandırır.”
Koç; felsefecileri, özellikle Grek-Latin medeniyetinin felsefecilerini halktan kopuk fikirler üretmekle eleştirir. Ona göre düşünür, halkın sorunlarının şamil eden bir düşünce, hikmet ortaya koymalıdır. “Anadolu Mayası”ndaki kavram haritası, Türkistan’dan Anadolu’ya uzanan hattı, fikir ve kelimelerle döşeyerek birbirine bağlaması, yaşadığımız güncel çağa uzanan, işleyişi olan, bir tür “çalışan felsefe/canlı nazariyat” sunmasıyla dikkate değerdir. Bunun yanı sıra toplamda 17 kitabı, tefekkür etme cesareti ve azmine sahip okurlarını da hâlâ beklemektedir. Yalçın Koç’un eserleri okurunu seçen, hobi olarak okuyan değil, gündelik aktiviteleri aşan, mesuliyet sahibi bir okur tipini beklemektedir. 48 yaşında emekli olan Yalçın Koç, zeytin ağaçlarıyla ilgilenen, bir köy yaşamında, kitabını yazdığı düşüncesini, kuvveden fiile taşımaya devam etmektedir…