Tuzun dönüşüm hikâyesi: La Sal Pavyonu

San Fernando, Bahía de Cádiz Doğal Parkı’nın içinde yer alıyor. Bölge, Avrupa’nın en önemli kıyı sulak alanlarından biri olarak öne çıkıyor. Kumullar, kanallar ve bataklıklar bölgeye özgün bir doğa ve kültürel miras kazandırıyor. CHS+R Arquitectos ve Carlos Montes, parkın doğal kaynaklarından biri olan tuzu merkeze alan bir pavyon tasarlıyor. Tuz, bölge için tarihsel öneme sahip bir malzeme olarak biliniyor. Pavyon, geleneksel tuz toplama yöntemlerini dijital üretim teknikleriyle birleştiriyor.

Pavyon, bölgedeki en zengin ve sürdürülebilir malzemelerden biri olan tuzu merkeze alarak tasarlanarak yerel tekniklerleyeni teknolojileri birleştiriyor. Geleneksel kristalleştirme yöntemleri, çağdaş dijital üretimle birleşiyor. Bu sayede hem geleneksel bilgi hem de dijital üretim ön plana çıkıyor.

Pavyonda tuz, ahşap ve çelik olmak üzere üç çeşit malzeme kullanılıyor. Biriken tuz, güçlü bir zemin oluşturuyor. Ahşap, iç ve dış mekân arasında süreklilik sağlıyor. Çelik yapı ise, eski tuz ticaretinde kullanılan metal sistemlere gönderme yapıyor.

Kamusal alanda dönüşüm aracı olarak işlev gören yapı, merkezdeki yaşamla çevresindeki alanları ilişkilendiriyor.

Kule, doğayla bağ kurmayı kolaylaştıran mimari bir araç olarak görülüyor. Kulenin yükselen formu, tarihsel tuz üretim alanlarıylagünümüz şehir yaşamı arasında görsel bir bağlantı kurulmasını sağlıyor. Antik Herkül Kulesi’ni anımsatan yapının tipolojisi, çevreyi anlamayı ve keşfetmeyi kolaylaştırıyor. Kule aynı zamanda çevreyi yukarıdan görme fırsatı sunuyor. Ziyaretçileri tuz havuzları, kanallar ve haliçle tanıştırıyor. Bu alanlar, geçmişte olduğu gibi bugün de gelişim fırsatı sunuyor.

Tuzun doğal kristalleşme süreci üzerine çalışmalar yapılıyor. Bu süreçle kuleyi kaplayan özel tuz panelleri geliştiriliyor. Panellerin ana malzemesi olarak %100 geri dönüştürülmüş dökme akrilik kullanılıyor. Yüzeyine elle biyoreçine uygulanıyor. Ardından kristalleyiciden elde edilen tuz serpilerek panel tamamlanıyor. Böylece yarı saydam ve ışıltılı kristaller oluşuyor. Bu yaklaşım, yapının hem sağlamlığını artırıyor hem de görsel etkisini güçlendiriyor.

Tuz panelleri, kristalleyiciye batırılan ince fiberglas ağlar sayesinde üretiliyor. Tuz kristalleri ağlara tutunarak bir kabuk oluşturuyor. Bu yapı, geçici bir jeotu andırıyor ama tahmin edilenden daha uzun ömürlü oluyor.

Tuz çıkarıldıktan sonra ağlar da değerlendirilmeye devam ediyor. Ağlar, üzerlerinde binlerce kristalle birlikte tekstil yüzeyine dönüşüyor. Ortaya çıkan doku, yüzey kaplamasında kullanılıyor. Bu üretim döngüsü, atığı azaltıyor ve sürdürülebilirliği destekliyor.

Pavyon, şehir merkezinden doğal çevreye doğru bir geçiş alanı sunuyor. La Sal Pavyonu, sadece bulunduğu alana değil, sosyal ve çevresel konulara da katkı sağlıyor. Yerel ve sürdürülebilir yaşam biçimlerini destekliyor. Bu değerleri ekonomik ve toplumsal gelişimle birlikte ele alıyor.

La Sal Pavyonu, sadece bir mimari yapı değil; aynı zamanda bilgi ve kültürün buluştuğu dinamik bir alan olarak kullanılıyor. İç mekân, söyleşilere, araştırmalara ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Böylece yerel halkla doğal çevre arasında güçlü bir bağ kuruluyor. Atölyeler, sergiler ve açık etkinliklerle, sürdürülebilir yaşam biçimleri ve bölgenin tarihsel mirası hakkında farkındalık oluşturuluyor. Ayrıca yapının çevresinde ise insanları bir araya getiren etkinlikler düzenleniyor.




Proje | La Sal Pavilion |
Mimari ofis | CHS+R arquitectos |
Tasarım ekibi | José Rodríguez, Antonio Herrero y Juan Suárez, Carlos Montes |
Fotoğraf | Javier Orive, Fernando Alda, DEL RIO BANI, José Rodríguez + Carlos Montes, José Guilherme Marques |
Proje alanı | 400 m² |
Proje tamamlanma tarihi | 2024 |
Proje yeri | San Fernando, İspanya |